DERSLER / Alfabetik Derlemeler ve Dersler

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Risale-i Nur’un 27. Mektubu Lahikalar Bölümü ve Yeni Asya Gazetesi

Yeni Asya 21.02.2007 tarihli nüshası, Kazım Güleçyüz’ün GÜNLÜK LAHİKA başlıklı yazısında: Yeni Asya Gazetesinin bir günlük lahika mektupları hizmetini gördüğünü yazdı. Delil ve hüccetini de, kısmen kendi yorumuna, kısmen de M. Kutlular Bey kanalıyla merhum Zübeyr Gündüzalp Ağabeyinin tavır davranış ve sözlerine dayandırdı.

Kazım kardeşimizin bir gazeteci olarak -fakat gazeteciliğe mahsus olmak şartıyla- bin dereden su toplar tarzında yaptığı yorumuna bir şey denmeyebilir. Ama M. Kutluların Zübeyr Ağabeyden bunu, (yani gazete bir lahika mektupları hizmetini görüyor sözünü) duydum veya onun bu mevzuda müspet tavırlarını gördüm isnadına karşı ( dur orada arkadaş!) deriz.

Çünkü Lahika Mektupları kudsidirler, nezihtirler, nurludurlar, gazetede olabilecek pek çok günah, hukuklara tecavüz siyaset tarafgirliği gibi hatalar ve paslar, mübarek ve münezzeh Lahikalara bulaştırılamaz.

Evet, Lahika Mektupları siyaset tarafgirliği namına hiç kimseye dil uzatmaz hainlikle çürütmez tahkir etmez bir kudsiyetle nura ve nur mesleğine hizmet etmiş ve etmektedir. Dolayısıyla Zübeyr Ağabey, oldukça büyük bazı hizmetler gören, fakat aynı zamanda bir çok hatalar, günahlar ve hukuklara -siyaset tarafgirliği adına- tecavüzler yapmış bir gazeteyi, o kudsi Lahika Mektupları ayarında sayarak, (bu da bir lahika mektubu hizmetidir) diyemez ve demesine de imkan yoktur.

Şayet M. Kutlular Bey böyle bir rivayeti Zübeyr Ağabeye isnad etmişse de bence hilaf etmiştir. Böylesi bir rivayetin ikinci bir şahidi de yoktur. Çünkü 1961 lerden sonra, Zübeyr Ağabeyle bu fakirde çok kerelerde görüşmüşüm. Ama en çok görüşen M. Fırıncı Ağabey, Rüştü Tafral, M. Birinci gibi zatlar bu rivayete, (Evet) demiyorlar.

Herkesin meşgul olduğu sanat ve mesleğinde fani olması bir hal, bir giriftarlık olduğundan, M. Kutlular ve yazar Kazım Güleçyüz kardeşlerimiz de, Yeni Asya gazetesi atmosferinde fani olmuş olduklarından, Nur Hizmetini bir siyasi gazetenin neşriyatından ibaret sanmaktadırlar. Bu yüzden bazı büyük işler başaran, ama aynı zamanda çok günahlar da işliyen bir gazeteyi müdafaa yolunda asılsız rivayetlere, indi yorumlara tevessül edebiliyorlar.

Görüyoruz ki, Zübeyr Ağabeye karşı sadakatkarlık ve bağlılık iddia edenlerin tavırları, zaman-zaman kendilerini tekzib etmektedir. En bariz bir örneği, Kastamonu Lahikasında bahsi yapılan, Asa-yı Musanın lügatçesini fevkalede alimane bir uslupta kaleme alan Kastamonulu büyük alim merhum M. Feyzi Efendinin bu lügatnamesini Hz.Üstad bir mektupta sadece bir haber olarak ve (hasta olduğu halde…) ifadesiyle yazmışken, sonra Hz.Üstaddan habersiz olarak Hüsrev Ağabey onu Asay-ı Musaların (teksirli osmanlıca ve latincelerinin) ahirlerine derceyledi. Ama sadece bir defa yapılan bu işlemi, takibeden baskılarda hiç birine Hz.Üstadça konulmasına dair bir iş’arı sudur etmediği için, Asa-yı Musalara konulmamış olmakla beraber bizzat Zübeyr Ağabeyin imzalı bir mektup yazısında adı geçen lugatçe için Hz.Ustaddan bizzat ve şahsen duyup gördüğü şu rivayet ve nakli (.. Bu Risale-i  Nuru tahriftir. Bir zaman …si yaptı, R. Nura çok zarar verdi.)

Merhum Zübeyr Ağabeyinin bu mektubunu ve imzasını Zübeyr Ağabeycilik iddiasında bulunanlar gözleriyle görmüş ve okumuşlarken, mübarek ve kudsi Nur Kitaplarının arkalarına, kenarlarına ve haşiyelerine sırf dünyevi ticaret ve menfaat için bir takım insanların elleriyle neler ve neleri ilave ettiklerini herkes görmektedir.

Gazetenin ilk çıkışı ile ilgili, yani nasıl ve ne gibi şartlarla çıkartma izni verildiğine dair tafsilata girişmeye gerek yok sanırım. Çünkü bir çok kimselerin malumudur.1

Netice, bir gazetede Risale-i Nurlarla ilgili harici havadisler, malumatlar ve bazı sinsi saldırılara karşı müdafaalar gibi şeyler yayınlanabilir. Yani, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebinin en dış çizgisinde olarak gazete bazı hizmetlerde kullanılabilir. Ama bu şart ile ki yaptığı iyilikleri tebai ve dolayısıyla Nur cemaatine, ama kötülükleri, yanlışlıkları, aşırılıkları ise sadece ve yalnız gazeteye ve onu çıkaranlara ait olacak şekilde tavır ve tedbirler alınmalı. Aksi halde, (bu, bir Lahika Mektupları hizmetini ifa ediyor. Bu, Nur’un en dahili hizmetini temsil ediyor, bütünüyle Nur cemaatı bu anlayıştadır) gibi haksız ve yerinde olmayan ve ehl-i iman arasında kötü intaba’lar bırakan bir takım iddialar öne sürülürse, hem buhtan olur, hem haksız ve yersiz olur ve hem de doğrudan bir yalan olur Vesselam.

Gazetenin geçmiş otuzbeş senelik yayın hayatında Nur Mesleğine verdiği çok büyük zararlarından da bahsetmeyi zaid görüyorum.

Cenab-ı Allah hepimiz kudsi Nur Risalelerinin istikametli çizgisinden ayırmasın şaşırmasın.

Amin.

05.02.2007

Abdülkadir BADILLI

Bu dersi indirmek için tıklayınız.

Yukarı Çık